İNKİŞAF
Batı kılıçla kaleleri, İslam Kelam-ı Kadim’le yürekleri fethetti. Mekke’de zulüm bütün şubeleriyle Müslümanları kuşatmışken Habeşistan devlet başkanı Necaşi Müslüman oldu. Hadise kilisenin en baş propaganda malzemesi olan İslam’ın kılıçla yayıldığı iddiasını bütünüyle geçersiz kıldı. Anadolu’yu İslam ordularından önce dervişler fethetti. Kudüs ve Şam gibi şehirler de benzer yollarla İslam coğrafyasına katıldı. Hıristiyanlık İslam’ın karşısında fikren hezimete uğradı.
Kilise, hezimetin önüne geçebilmek için mücadeleyi savaş alanlarına taşıdı. Papa meydanlara indi. İslam’ın yürek harekatı karşısında düşen Hıristiyanlığın kalelerini geri alabilmek için Haçlı Seferlerini başlattı. Dünya bugün, barış ve diyalogtan konuşurken Papa XVI. Benedict bu kelimelerin kilise için kulağa hoş gelen çağrışımlar olmaktan öte bir anlam ifade etmedikleri ilan edercesine İslam’a ve O’nun muazzez Peygamberi Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)’e hakaret etti. Bu duruşuyla seleflerinin mirasına sadık kalacağını ve Müslümanların da içi asla doldurulamayacak kelimelerle vakit geçirmemeleri gerektiğini ihtar etti. Kilise ile yakın mesai içerisinde olunması gerektiğini savunan “okur-yazar” Müslümanların hadise karşısında yeni bir usul ve üslup belirleme tartışmalarına girmeleri ise bütünüyle yersizdir. Zira geleneğimiz kilise ile münasebetin nasıl olması gerektiğini gösteren mükemmel anekdotlarla doludur. İşte buyurun… Elçi olarak Rum Sultanı’na gönderilen allame Bakillani mecliste bulunan rahibe sorar: “Çoluk çocuk nasıldır?” Rahib şaşkın bir halde etrafına bakınırken Sultan imdadına yetişir: “Eş ve çocuk sahibi olmak gibi bayağı özelliklerden rahibleri tenzih ettiğimizi bilmez misiniz?” Meclistekilerin bu cevabı vermesini bekleyen Bakillani mevcut Hiristiyan teolojisini çökertecek bir cümle sarf eder: “Bayağı gördüğünüz bu durumdan rahibi tenzih ediyor fakat Allah Teala’ya Meryem validemizi eş, Hz. İsa’yı da oğul olarak isnat ediyorsunuz. Öyle mi?” Bu söz üzerine meclisi ölüm sessizliği kaplar. Kilise ile yürütülen karşılıklı görüşmeler iyi bir düzeyde iken “Papa niçin böyle konuştu?” diye soranlar, cevabı Müslümanların diyalog meclislerinde Bakillani gibi konuşmamalarında aramalıdırlar.