İhsan ŞENOCAK
Ebeveyn-i Resul’ün (Allah Resulü’nün anne-babası) dinî durumu –özellikle- müctehid imamlar devrinden itibaren tartışılan bir konu olmuştur. Konu ile ilgili ayet ve hadislerin açıklamalarında müfessir ve şarihlerin görüş belirtmeleri, Ebu Hanife’nin (rahimehullah) “el-Fıkhu’l-Ekber” adlı akaid risalesinde meseleye yer verdiği düşüncesi, Ebeveyn-i Resul’ün önemini ve tarihi arka planının derinliğini göstermektedir.
Tartışmanın hassasiyeti (Devamı…)














Allah Resûlü’nün “Hakikate tanık olanlar, olmayanlara anlatsın.” emri mucibince Hicaz dışına hicret eden sahabe muhataplarını konuşmalarından ziyade yaşantılarıyla İslâm’a davet etmişti. Alim ve tüccar sahabe birlikteliği İslâm’ın intişarı için uygun bir zemin oluşmasına imkan vermişti. Alimler söz ve yaşantılarıyla, tacirler de dürüst ticari muameleleriyle insanların hidayetine vesile oldular.
İlim dünyası için Mısır farklı bir konuma sahiptir. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün irtihalinden kısa zaman sonra (18 H) Hz. Ömer (radiyallahu anh) zamanında Amr b. As (radiyallahu anh) eliyle fethedilen Mısır, çok sayıda sahabe ve tabiûnun tavattûnu ile Afrika’nın ilim üssü haline gelmiş, Leys b. Sa’d’dan (v. 175)
Oryantalistler ve onlarla pek çok konuda fikir birliği içerisinde olan yenilikçi Müslümanlar ilmi ve tarihi verilere rağmen Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün okuryazar olduğunu iddia etmektedirler.İddia sahipleri Allah Resulü hakkında Kuran’da kullanılan “ümmî nebi” ifadesinin okuma yazma bilmeyen anlamına gelmediğini,
Medine-i Münevvere
Gün boyu salâtîn camilerinin hazirelerini, ecdat yadigârı kütüphaneleri dolaştım. Kanını damarlarımda, davasını yüreğimde taşıdığım ulu hocalarla görüştüm. Mezar taşlarında ve tozlu kitap raflarında tutsak kalan dünyalarına girip oralarda Molla Hüsrev’in usul, 