Kur’an-ı Kerim ve marjinal gruplar

İhsan ŞENOCAK

Kur’an-ı Kerim’in müslümanların sözlerini birleştiren, gayretlerini dirilten, kurtuluşlarını temin eden ilahi bir kitap olduğunu fark eden İslam karşıtları, tarihi tecrübe ve entellektüel birikimlerini O’nu etkisiz hale getirmeye adadı.
İnen ilk ayetle başlayan Kur’an karşıtlığı, tarihi süreç içerisinde farklı isim ve iddialarla mücadelesini sürdürdü. İddialar saygınlığını yitirdiğinde mucit ve takipçileri tarafından ya revize edildi ya da yenileriyle değiştirildi.
Devamini Oku…

Kur’an ilimleri

Halit İSTANBULLU

Müfessirler, Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- devrinden günümüze kadar ayetleri murad-ı ilahi istikametinde anlayabilmek için Kur’an-ı Kerim’i farklı açılardan tahlil etme gayreti içerisinde yer almışlardır. İslam’ın ilk yıllarında şifahî olarak yapılan bu çalışma, tedvin faaliyetlerinin başlaması ile kitabî bir boyut kazanmıştır. Kur’an-ı Kerim’i anlama gayreti hicri beşinci asırdan itibaren ise “ulûm-u Kur’an (Kur’an ilimleri)” başlığı altında sürdürülmüştür.
Devamini Oku…

Yakın dönem tefsir telakkileri

İhsan ŞENOCAK

Müfessirler, Kur’an’ın inişi, toplanışı, tertibi, tedvini, Mekki-Medeni ayetleri, nasihi-mensuhu, muhkem-müteşabihi ve bunlar dışındaki meselelerini ‘Ulum-u Kur’an/Kur’an ilimleri’ kapsamında bir araya getirdiler.[1] “Kur’an ilimleri” tefsire sabit ölçüler kazandırdı.
“Kur’an ilimleri” bir çok anlama gelen ayetlerin murad-ı ilahi çerçevesinde anlaşılmasını temin etti. “Rivayet”, “işaret” ve “dirayet” tarzında telif edilen tefsirler “Kur’an ilimleri”ni içselleştiren müfessirlerin kaleminden çıktı.
Devamini Oku…

Anlama risalesi

Recep YILDIZ

Kur’an’ın vahy ediliş gayesi anlaşılmaktır. Bu yüzden İslam’ın erken asırlarından günümüze kadar O’nu anlama ile alakalı bir çok eser telif edilmiştir. Bunları tanımadan okuyup-yazanların Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamaları en az yanlış anlamaları kadar muhtemeldir.
Oryantalizmin gücü, tedrisatın zayıflaması, tefsirle iştigal edenlerin usul bilgilerinin yetersizliği yanlış anlamayı tetiklemiştir. Öyle ki yanlış anlama, doğru anlamanın yerini alacak kadar şuyu’ bulmuştur. Fıkıhtan, kelama; tefsirden, hadise kadar telif edilen binlerce eser yanlış anlamanın mağduru olmuştur.
Devamini Oku…

Çağdaş tefsir telakkilerinin reddettiği Kur’anî bir hakikat: Berzah alemi ve kabir azabı

Muhammed Ali ES-SABÛNÎ
Tercüme: Ali ÇİFTÇİ

İnsan, vefatından ve dar-i fenadan dar-i bekaya irtihalinden sonra yeni bir hayata, yeni bir aleme geçer ki buna “Berzah Alemi” denir. Berzah, dünya alemi ile ahiret aleminin arasındaki alemdir. Berzah; engel, perde, duvar manalarına gelir. Bu aleme berzah denmesi de iki hayatı, “dünya hayatı” ile “ahiret hayatı”nı birbirinden ayırması sebebiyledir. Şu ayet-i kerime buna işaret etmektedir: “Nihayet onlardan (müşriklerden) birine ölüm gelip çattığında; ‘Rabbim, der, lütfen beni (dünyaya) geri gönder, ta ki, boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’ Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.”(Mü’minûn, 99,100)
Devamini Oku…

Osmanlı olmakla iftihar eden Şamlı allâme: Muhammed Said Tantavî

Ahmet AÇIKGÖZ

İlim, insanı dünyadan tecrit eder. Bu yüzden ulemanın hayatında yemek ve uyumak gibi fıtri ihtiyaçlar dahi asgari düzeydedir. Geldim, geliyorum derken bazen bir iki öğün geçer, sofralar kurulur, kaldırılır; fakat onların mutalaları bitmez.
Ulemanın kitaplarla olan münasebetine tanık olanlar, Ebu Yusuf’un ölen çocuğunun tekfin ve techiz işlerini komşu ve akrabaya havale edip derse gitmesini[2] yadırgamadıkları gibi anlamsızda bulmazlar. Devamini Oku…

Allah Resulu’nun mihmandârı: Ebu Eyyub El-Ensarî

Muhammed Tahir Nur Veli[1]
Tercüme: Hasan UÇAR

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salat ve selam Adnan oğullarının efendisi, seyidimiz, efendimiz, habibimiz, Allah katındaki en büyük şefaatçimiz olan Hz. Muhammed’e ve O’nun yüce âline, ashabına ve kıyamete kadar O’na tabi olanların üzerine olsun.
Bu makale, İslam’ın önde gelen imamlarından, din büyüklerinden birinin çok geniş bir araştırmaya dayanan özlü bir siret çalışmasıdır. Kendisinin Rasulullah nezdinde önemli bir mertebesi ve Müslümanların kalbinde büyük bir yeri vardır; özellikle de Hicaz ve Türkiye Müslümanlarının kalbinde. Kendisi İslam Tarihinde de çok mühim bir yere sahiptir. Bu zat Rasulullah’ı evinde misafir eden Ebû Eyyûb el-Ensari (radiyallahu anh)’dır. [2]
Devamini Oku…

Prof. Dr. Muhammed Ali Es-Sabûnî: Oryantalizmden etkilenenler Kur’an-ı Kerim’i doğru anlayamazlar

Mülakat: İhsan ŞENOCAK

İhsan ŞENOCAK: Bismillahirrahmanirrahim. Hocam Kur’an-ı Kerim’in anlaşılabilmesi için İslam’ın erken asırlarından bu tarafa uygulanan ve zaman içerisinde de tedvin edilerek metin haline getirilen tefsir ve fıkıh usulü günümüzde modernist müslümanların yenilenme çağrıları ile karşı karşıyadır. Modernistler, mevcut tefsir ve fıkıh usulü ile Kur’an-ı Kerim’in anlaşılamayacağını, mutlaka batılıların geliştirdiği çağdaş anlambilimin verilerinden istifade edilmesi gerektiğini söylemektedirler. Üç telif tefsirin sahibi olarak ne söyleyeceksiniz? Kur’an-ı Kerim’i anlarken fıkıh/tefsir usulünde yetersizlik gördünüz mü? Görmediyseniz, bu çağrının arka planında ne olabilir?
Devamini Oku…

Bir keşf-i kadim olarak Büyük Doğu ve Necip Fazıl

Ahmet AÇIKGÖZ

Büyük Doğu yani “Doğunun doğuşu”. “Rüzgardan hafif topuklarla içimizdeki iklimlere doğru ruhani ve ince bir sefer” ediş hali. “Büyük Doğu, İslamiyet’in emir subaylığı…” “Büyük Doğu, İslam içerisinde ne yeni bir mezhep, ne de yeni bir içtihat kapısı…” Sadece “Sünnet ve Cemaat Ehli” tabirinin ifadelendirdiği mutlak ve pazarlıksız çerçeve içinde, olanca saffet ve asliyetiyle İslamiyet’e yol açma geçidi; ve O’nu eşya ve hadiselere tatbik etme işi…”[1] Bu durumda Büyük Doğu bir keşf-i kadimdir. Allah Resulü’nden (s.a.v.) günümüze kadar intikal eden İslami anlayışın keşif ve tatbikinden ibarettir. Devamini Oku…

Dünya dillerini “Lebbeyk”te birleştiren mana: Hac

Yasin ESEN

Şevval ayının sonlarına doğru uzak ve yakın diyarlardan; afaki ve hılli[1] müminler “Lebbeyk Allahumme Lebbeyk…” nidalarıyla tevhidin merkezi Kabe’ye doğru yola koyuldular. Yol esnasında zihinleriyle tarihin derinliklerine ulaşıp, Arap Yarımadası’nın her bir köşesinde münadilerin “Allah Resulü -sallallahu aleyhi ve sellem- bu yıl haca gidecek.” şeklinde yaptıkları çağrıyı dinlediler. Ve sonra gözlerinde müthiş bir tablo canlandı: Uçsuz bucaksız çöllerde develerle ya da yalın ayakla yollara düşen, boğazları çatlayacak derecede “Lebbeyk Allahumme Lebbeyk…” diye çağıran on binlerce sahabi; önlerinde Allah Resulü Mekke’ye doğru ilerliyorlar.
Devamini Oku…

İmam Hatibe hitabe

Yahya ARSLAN

Sizleri, Ömer -radiyallahu anh- gibi “eğezzene’llah-u bi’l-islam/Allah bizi İslam’la yüceltti.” diyen ve İslam dışı bütün unsurları ve nisbeleri reddeden derin müminler olarak selamlıyorum.
Sizler, Allah Resulü’nün –sallallahu aleyhi ve selem- ahir zamanda geleceğini haber verdiği “kardeşler” taifesinin bahtiyar fertlerisiniz.
Devamini Oku…

Derkenar

Ahmet FARUK

Doktora Göründün mü?
Allah Teala dilediğini yapar, istediği gibi de hükmeder. Hükmünü sorgulayacak, iradesine engel olacak hiçbir güç yoktur. Devletlerin yıkılması, insan hayatının son bulması, O’nun sınırsız iradesinin taalluk ettiği şeyler cümlesindendir. Kur’an-ı Kerim mümin dimağlara bu bilinci aşılarken şöyle demektedir: “(O) dilediği şeyleri mutlaka yapandır.” (Buruc, 85/16)
Devamini Oku…

Medine’de bayram sabahı

Ahmed FARUK

Medine bir sevgili gibi önce rüyaları süsledi; Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, rüyasında Mekke’den ayrılıp içerisinde hurma ağaçları olan bir yere hicret ettiğini gördü. Hicret yurdunun Yemame ya da Hecer[1] olduğunu zannetti. Sonra anladıki gördüğü yer Yesrib Şehriydi.[2]

Devamini Oku…

|