Mukaddime 1

Yahya ARSLAN

Bismillahirrahmanirrahim
Bir kaosun içerisindeyiz. Kimin neye dayanarak konuştuğu belli değil. Batılı Adamın müdahalesiyle her gün yeni bir anlayış zuhur ediyor. Müslümanlar tarafından kabul görebilmeleri için de başlarına “İslami” kelimesi tutuşturuluyor. Devamini Oku…

Tarihselciliğin tarihi

Hasan UÇAR

Farklı mülahazalar, tarihle alakalı tariflerde değişik vurguların öne çıkmasına neden olmuştur. Bu yüzden herkesin üzerinde ittifak ettiği bir tarih tanımından bahsetmek güçtür. Değişik bakış açılarının kesiştiği noktaları dikkate alarak, müşterek bir tarif yapmaya çalışırsak şunları söyleyebiliriz: Tarih; geçmişte olan hadiseleri, hadiselerin birbirleriyle olan münasebetlerini, failleri ile birlikte yer ve zaman belirterek anlatan ilimdir.[1]
Devamini Oku…

Tarihselcilik ya da katolisizmi olmayan Kuran-ı Mübin’in protestanca okunuşu (1)

İhsan ŞENOCAK

MUKADDİME

Zaman ve mekan üstü duruşuyla bütün insanlığa konuşan, her devrin inşasına etkin olarak katılan ve müminlerinden her halükarda ahkamının tatbik edilmesini talep eden Kur’an’ı Kerim’in Arapça ve ilk muhataplarının Arap olması, Allah Rasulü’nün (s.a.v.) Kur’ani hükümleri tekit ve tebyin noktasındaki ifade ve aksiyonları, Onun ne olduğu ve niçin gönderildiği noktasındaki muhtemel anlaşılma problemlerini bütünüyle izale etmiştir. Devamini Oku…

Tarihselcilik ya da katolisizmi olmayan Kuran-ı Mübin’in protestanca okunuşu (2)

TARİHSELCİ TASAVVURUN AHKAM AYETLERİ MÜTAALASI

Tarihselciler, Ahkam Ayetlerini, modern dünya ile külli bir entegrasyona gidebilmenin önünde engel olarak görmektedirler. Bu yüzden, onların bütününden genel ilkeler çıkarılmak sureti ile anlaşılmalarını kaçınılmaz bir doğru olarak kabul etmektedirler. Vahyi, Peygamberin zihni vasıtasıyla yedinci yüzyıl Arap Yarımadasının sosyo-kültürel şartlarına verilen tepkiden ibaret gören tarihselciliğin öncü ismi Fazlurrahman, iddialarına delil getirme sadedinde şunları söylemektedir. ‘Kur’an’daki fiili yasama, o sırada mevcut olan toplumu, başvurulacak bir örnek olarak kısmen kabul etmek zorunda kalmıştır.
Devamini Oku…

Ömrünü yanlışa adayan adam: Fazlurrahman

 Recep YILDIZ

İslam Dünyasının Batı karşısındaki konumunun ciddi manada sorgulanmaya başlandığı on dokuzuncu yüzyılda yeni arayışlar gündeme geldi. Müslümanlar, Kuran ve Sünneti algılayış biçimlerini yeniden incelemeye aldılar. Bu aşamada klasik Tefsir Usulune karşı, Batı aklının icat ettiği yeni anlayış usulleri benimsendi. Yirminci yüzyılın eşiğine gelindiğinde ise, bu usullerin okullaşma süreci başladı.
Kendi içlerinde farklılık arz eden bu usullerin ortak buluşma noktası, hepsinin Batı’ya ve Onun değerlerine karşı, Batının anlayış usullerini kabullenen bir gündeme sahip olmalarıydı.
Devamini Oku…

Tahrifin sidre-i müntehası: Nasr Hamid Ebu Zeyd (1)

Halit İSTANBULLU

MUKADDİME
Kur’an-ı Kerim’in nüzülünden bugüne gelinceye kadar binlerce kudretli allame Allah Azze ve Celle’nin Kelamına hizmet edebilmek için ömürlerini tüketti. Şairler, edebiyatçılar, söz ustaları onun güzelliğini, icazını, i’cazını, faziletini anlatabilmek için birbirleriyle yarıştılar. Kur’an’ın her bir yönü için müstakil eserler kaleme aldılar. Fakat bütün anlatım ameliyeleri Allah Rasulu’nun anlatımı yanında son derece silik ve sönük kaldı. Nasıl kalmasın ki. Zira Kur’an’ın ilk muhatabı, Allah Teala’nın Onu açıklama görevini uhdesine verdiği kişi bizzat O. O diyor ki: “Sizden önceki ve sonraki nesillerin haberi, aranızdaki meselelerin çözümü Ondadır. O hak ile batılı ayırt eden kesin bir doğrudur. Komedi değildir. Devamini Oku…

Tahrifin sidre-i müntehası: Nasr Hamid Ebu Zeyd (2)

AYETLERİN İNİŞ SEBEPLERİ

Kur’an’ın olgu ve kültür içinde şekillendiğini[54] iddia eden Ebu Zeyd, esbab-ı nüzülü (bazı ayetlerin sebeplere bağlı olarak inişini) tarihsel çıkarımlarına referans yapabilmek için genel kabullerin dışında izafi bir takım mütalalarda bulunur. Söz konusu mütalaları ilmi hakikatlerle çelişince o hakikatlerin tedvin terkip, tahlil ameliyelerinin mimarları alimlere yüklenir: Onları Kur’an’ı anlayamamakla, ayetlerin iniş sebebleriyle ilgili rivayetler hakkında sağlıklı yorum yapamamakla bu yüzden rivayetler arasında kurgusal varsıyımlarda bulunamamakla itham eder.[55] Bu bağlamda tefsir literatüründe, ayetlerin sebebi nüzülleriyle alakalı genel kabullerden olan ayetin inişinin önce, hükmün sora; hükmün önce, ayetin inişinin sonra olmasına itiraz eder.[56]
Devamini Oku…

İkinci fetretin mevlanası: Ahıskalı Ali Haydar Efendi

Ahmet Açıkgöz

Mevlana münkir aklın yurdu Bizans’ın sınırında, bütünüyle Batı ve Doğunun duyabileceği bir noktada Mesnevi’yi yazdı. Aklın egemen olduğu devirde, terk edilen ruh adına konuşan Büyük Veli, İslam’ın ezeli-ebedi oluşunu anlattı. Öyle ki Mesnevisiyle yeniden kalbe dayalı aşk kelamını sundu. Anadolu ilk büyük fetreti, Onun bu sunumuyla izale etti. Devamini Oku…

|